Tasavvuf ve Sufizm
"Biz ve varoluş biriz. Varoluşla kavgaya lüzum yok. Gönlünü al, birleş, davet et, sev, arkadaş ol ve varoluş sırlarını kendisi açacaktır."
7/31/20257 min oku
Batı’da tasavvuf “kâinatın sırlarını, kanunlarını ve bunların üzerinde tasarruf etme yollarını öğreten akım” anlamında “theosophy” veya herhangi bir dinin derunî, ruhanî yönünü belirten “mistisizm” (mystisisme) şeklinde algılanarak İslâm mistisizmi diye ifade edilmiş; ancak tasavvufla mistisizm arasında belirgin farklar bulunduğunun anlaşılması üzerine “sufizm” kelimesi kullanılmaya başlanmıştır.
René Guénon tasavvufun aktif biçimde icra edilen bir usulünün oluşu, bir rehber (şeyh, mürşid) önderliğinde yaşanması, rehberlerin Hz. Peygamber’e kadar varan silsileleri, kişinin zevk, anlayış ve kavrayış seviyesine uygun bularak girdiği bir tasavvufî yolun (tarikat) kendine mahsus âdâb, erkân ve ezkârının olması gibi özelliklerinden dolayı mistisizmden tamamen ayrı bir hayat tarzı sayıldığını ortaya koymuştur (Tahralı, KAM, X/4 [1981], s. 28-35). Batı literatüründe artık tasavvuf kavramının da kullanıldığı görülmektedir.
Tasavvuf Nedir?
Tasavvuf, ruhun kendini arama yolculuğudur. Sözle anlatması kolay, yürekle kavraması zordur. Çünkü tasavvuf, bilgiyi ezberlemek değil; bilgiyi, aşkın ateşinde pişirip yaşamaktır.
Peki ama gerçekten nedir tasavvuf?
Tasavvuf, insanın kendi iç dünyasını derinlemesine tanıması ve içindeki ilahi cevheri keşfetmesidir. Bütün zahiri kalıpları, isimleri, makamları, kimlikleri bir kenara bırakıp, özünde kim olduğunu bulma çabasıdır.
Mevlânâ'nın dediği gibi:
"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok; nice elbiseler gördüm, içinde insan yok."
Tasavvuf, dış görünüşlerin değil, iç hakikatin peşindedir. Özünde, "Ben kimim?" sorusunun cevabını bulmak için bir ömür boyu süren bir arayıştır.
Tasavvufun Temel Ruhu Nedir?
Tasavvufun temelinde üç büyük kavram yatar: Aşk, Hiçlik ve Yolculuk.
Aşk:
Tasavvuf, aşk olmadan eksik kalır. Ama bu aşk, dünyevi aşklardan çok daha derindir. Yaratan'a, tüm yaratılmışa, varoluşa duyulan sınırsız bir aşktır.
Şairin dediği gibi: "Aşksız insan kuru ağaca benzer; ne meyve verir, ne gölge."
Hiçlik:
Tasavvuf, kendini büyütmenin değil, kendi varlığının geçiciliğini anlamanın sanatıdır. Varlık iddiasından sıyrıldığında, insan gerçek sonsuzlukla buluşur. Bir su damlasının okyanusta kendini kaybetmesi gibi, insan da aşkın okyanusunda yok olur ve asıl varlığına kavuşur.
Yolculuk:
Tasavvuf bir sonuç değil, bir yoldur. Sonsuz bir yolculuktur. İnsan her adımda biraz daha "kendinden geçer" ve her adımda biraz daha "hakikate yaklaşır".
Bu yüzden tasavvuf ehli için önemli olan "varmak" değil "yolda olmaktır".
Tasavvuf Sadece Dervişlerin mi Yoludur?
Hayır. Tasavvuf sadece tekkelerde yaşayanların, dervişlerin ya da belli bir kıyafet giyenlerin tekelinde değildir. Gerçek tasavvuf, herkesin içinde yaşayabileceği bir hâldir. Bir çocuğun gülüşünde, bir yaşlının duasında, bir işçinin alın terinde de tasavvuf vardır. Çünkü hakikat her yerdedir. Önemli olan, bakarken "göz" ile değil "gönül" ile görebilmektir.
Tasavvuf Bir Bilgi Mi, Yoksa Bir Hâl Mi?
Tasavvuf, bilgiyle başlar, ama bilgide kalmaz. Gerçek tasavvuf, bir hâl işidir. İnsan öğrendikçe değil; yaşadıkça tasavvufun kapılarını aralar.
Eskiler şöyle derdi:
"Söz ile varılmaz bu dergâha,
Hâl ile gelinir, hâl ile varılır."
İşte bu yüzden tasavvuf, sadece kitap sayfalarında değil, kalbin derinliklerinde yazılıdır.
Tasavvuf Günümüzde Ne İfade Eder?
Bugün hızlıca tüketilen dünyada, tasavvuf bize yavaşlamayı, görünüşten sıyrılıp özün değerini, yarışmaktan vazgeçip kendimizi hatırlamayı öğretir. Tasavvuf, modern çağın gürültüsünde kaybolan ruhumuzun fısıltısını yeniden duymaktır ve en önemlisi:
Tasavvuf, birbirimize bakarken, kimin daha çok bildiğini değil kimin daha çok sevebildiğini anlamaktır.
***
Sufizm Nedir?
Sufizm spekülasyonlarda bulunmaz. Oldukça gerçekçi, pragmatik ve pratiktir. Ayakları yere basar, soyut değildir. Buna rağmen herhangi bir dünya görüşü yoktur ve bir sistem olmadığından dolayı da bilgiyi sistematize etmez.
Bir sistem, varoluşu tamamıyla açıklar. Sufizm bir sistem değildir; varoluş için bir açıklaması yoktur, varoluşun gizlerine giden bir yoldur. Hiçbir şeyi açıklamaz, yalnızca gizleri gösterir. Sizi gizemin içine yollar. Sufizm varoluşun sırrını çözmez. Tüm sistemler bunu yapar; tüm işleri gizemi ye harikaları yok ederek bilinmeyeni bilinir kılmaktır. Sufizm sizi bir harikadan diğerine götürür, harikalar diyarının derinliklerine...
Bir sistem değildir çünkü hiçbir şey hakkında hiçbir zaman tam bir açıklama vermez. Yalnızca çok çok ufak ipuçları, içgörüler verir. Dönüp dolaşıp aynı yere gelmez, felsefe yapmaz; sürekli hikayeler, anekdotlar, mecazlar, deyişler ve şiirler ortaya koyar. Bir metafizik değil, mecazdır. "Ay"ı işaret eden parmaktır. Parmağı analiz ederek "Ay"ı anlayamazsınız, ama içtenlikle o yöne bakarsanız, "Ay"ı görürsünüz.
Sufi hikayeleri felsefî değidir. İnce ipuçları ve fısıltılardır. Doğal olarak, sadece içtenlikle ve empati ile dinleyenler, güvenle kalplerini açıp teslim olmaya hazır olanlar Sufizmin ne olduğunu anlayabilirler. Yalnızca sevebilenler Sufizmin ne olduğunu anlayabilir.
Mesajı nedir? Mantıklı bir analiz değildir, ama Zen kadar mantıksız da değildir. Sufizm, mantıklı olmanın bir uç, mantıksız olmanın ise diğer bir uç olduğunu söyler. Sufizm ortalarda bir yerdedir, ne mantıklı ne de tamamiyle mantıksız. Sağa ya da sola yatmaz. Saçma değildir. Sokrates gibi mantıklı değildir, ama Bodhidharma gibi mantıksız da değildir. Bodhidharma ve Sokrates'in farklı göründüklerini ancak yaklaşımlarının aynı olduğunu söyler. Aslında Bodhidharma Sokrates'den daha mantıklıdır; zaten bu yüzden mantıksızlığa kayar. Eğer mantık çizgisini izlemeye devam ederseniz eninde sonunda mantığın bittiği yere gelirsiniz; ama yolculuk devam eder. Bodhidharma, tüm yolu gitmiş ve mantığın bittiği ama hayatın devam ettiği sınır çizgisine gelmiş olan Sokrates'tir. Bodhidharma farklı görünür ama yaklaşımı Sokratesçidir - entelektüeldir. Zen, entelekte çok karşıdır ama entelekte karşı olmak da entelektüel bir davranıştır. Zen, felsefe karşıtıdır ama felsefe karşıtı olduğunuzda da felsefî olursunuz -sizin felsefeniz de budur. Sufizm uçları reddeder, ortadakini seçer, tam ortadakini.
Zen'deki anahtar kelime "dikkat"tir, Sufizm'de ise "yürek". Zen zihne karşıdır ama zihnin ötesine zihinle geçer. Sufizm zihne karşı değildir, zihne tamamen kayıtsızdır. Sufizm yüreğe yoğunlaşmıştır; kısacası zihni umursamaz. Evet, Sufi'de de bir aydınlanma olur. Eğer Zen'deki aydınlanmaya Satori, zihin-uyanıklığı, dersek; Sufi'deki aydınlanmaya da "yürek-uyanıklığı" denilebilir. Sufi'nin yolu aşığın yoludur, Zen yolu ise savaşcının, samurayın yolu.
...
Sufizm bir dünya görüşü değil, görmektir. Dünya görüşü olduğunuz yerde sayıyorsunuz demektir; bir felsefeye, gerçekle ilgili belli açıklamalara inanırsınız. Aynı kalırsınız, değişmezsiniz. Dünya görüşü sizi biraz bilgilendirir, daha bilgili olursunuz.
Görmek ise sizi dönüştürür. Ancak dönüştüğünüzde yaşamın başka yüksekliklerini ve derinliklerini deneyimlediğinizde görebilirsiniz.
Sufizm bir görüdür. Aslında "Sufizm" demek doğru değildir çünkü bir "izm" değildir. Sufiler "Sufizm" demez; bu başkalarının verdiği bir addır. Onlar "Tasavvuf" derler, bu bir aşk görüşüdür, gerçeğe aşk ile yakınlaşmaktır. Varoluş hakkında düşünen kişi biraz muhaliftir çünkü varoluşu bir sorun sanır - sanki varoluş ona meydan okuyordur ve o da buna karşılık veriyordur, sırrı çözmelidir, gizemi yok etmelidir. Savaşır.
Sufi der ki: "Biz ve varoluş biriz. Varoluşla kavgaya lüzum yok. Gönlünü al, birleş, davet et, sev, arkadaş ol ve varoluş, sırlarını kendisi açacaktır."
Sufizmin bir sistem olmadığını söylemiştim çünkü tüm sistemler sınırlama getirir, çevrenizde birer hapishane oluşturur. Sufizm özgürlüktür. Belli bir sisteme inanmanızı söylemez. İnançtan değil, güvenmekten bahseder.
Sufizmin bir felsefe olmadığını söylemiştim, ama felsefe karşıtı da değildir. Yalnızca felsefeyi ve felsefe karşıtı olmayı umursamaz. Es geçer, kayıtsızdır. Der ki: "Gerçek varken ne diye kelimelerle uğraşayım? Suyu içmek varken ne diye suyla ilgili teorilere kafa patlatayım? Güneşe çıkıp güneş ışınlarıyla dans etmek varken ne diye teorilerle boğuşayım? Otantik bir şey yaşamamak niye?"
Felsefe dönüp durur; hep bir şeyler hakkındadır. Hiçbir zaman gerçeğin özüne dokunmaz. Gerçek hakkında düşünür ama gerçek hakkında düşünmek gerçeği yalancı çıkarmaya çalışmaktır. Gerçek düşülmesi değil karşılaşılması gereken bir şeydir. Gerçek inanılmamalı, yaşanmalıdır. Gerçek bir sonuç değildir, bir kıyaslama süreci ile gerçeğe ulaşamazsınız. Gerçek ortadadır! Gerçek sizsiniz, ağaçlardır gerçek, kuşlardır gerçek, güneştir, aydır. Gerçek her yerde ve siz gözlerinizi kapıyorsunuz ve gerçeği düşünüyorsunuz? Düşünce yoldan çıkarır.
Düşünmeye gerek yok. Yaşayın onu! Gerçeği yalnızca yaşayarak bilebilirsiniz.
"Ekam Sat,
Viprah Bahudha Vadanti."
Rig Veda
"Hakikat tektir. Bilgeler onu farklı şekillerde ifade ederler."
Rig Veda
İletişim
Bize Ulaşın
info@gurudwarayoga.com
+90 535 638 13 38
Bu sitedeki istediğiniz yazıyı elbette alabilirsiniz: Bilgelik sahiplikle birlikte var olamaz.
Alın, okuyun, okutun, paylaşın. Sadece alıntılarınızda www.gurudwaraashram.com'un referansını yazmanız etik olarak doğru olandır.
©1986. All rights reserved.
