Gurular talebe ararlar ve talebelerinin o ulaşmak istedikleri noktaya varmalarını sağlarlar. Bunun ötesinde, kendini hissettirmen lazım. Rahatsızlık vererek değil.
Altı sayfalık mektuplar yazarak değil. Yapman gereken belli şeyler vardır ve sonrasında o bilgi sana açılacaktır. Sen kendine düşeni yaparsın. Bunun ne olduğunu anlamak sana düşer.
Bu ilişkinin guruya düşen tarafı tam olabilir ama ilişki genellikle senin bu ilişkiyi hissetme derecendedir. Ve bu “hissetme” duygusal bir ihtiyaç demek değildir. Bundan çok daha saf bir şeydir. Hayatının ne kadarını guruya verebilirsin? Gidebildiğin kadar ileriye git, işte ilişkiniz bu kadardır.
Şunları yap. Bunları yaparak daha yakına yaklaşırsın: Hizmet et. Demek istediğim yardım etmek, o an gerekli olduğunu hissettiğin şey üzerinde çalışmak. O ihtiyacı gidermek ve karşılığında bir şey beklememek. Er ya da geç eğer hizmetin ve meditasyonun gelişirse, o zaman fark edilirsin. O zaman sana daha ileri rehberlik edilir.
Sürekli hayatını saflaştırma üzerine çalış – kendini gereksiz katılımlardan, gereksiz kıskançlıklardan, sürekli ıstırap verici ve hayal kırıklığı dolu düşüncelerden kurtar. Sev – Sev – ve hayatını saflaştır. Guru seni bu şeyleri yapmanın sonucu fark eder.
Meditasyonunu yap. Duygularını saflaştır. Seçim yapmak zorunda kalacağın bir noktaya geleceksin. Sen seçimini yaptığında, guru seçimini yapar. Seçimini çok net yap. Sıradan dünyevi amaçların orada. Onları daha yüksek bir amaç için araç yap.
Yani yolculuğunun bir yerinde zihninde şöyle söyle : “Bunu biliyorum. Bunu biliyorum ki; İsa gibi olmak insan varlığının nihai hedefidir. Buddha’nın aydınlanmasını elde etmek asıl önemli olandır. Yoldaki diğer her şeyi bir araç olarak kullanmalıyım.”
Aynı zamanda kapasiteni izle. Amacın ve kapasiten arasında bir denge olmalı. Bu denge üzerine çalış.
Dünyaya karşı olabildiğince nötr ol. Bunu yapabildiğin en son seviyeye kadar yaptığında karmik momentumun devre dışı kalır. Duygusal olarak nötr kaldığında daha fazla momentum birikmesini önlersin. O yüzden bu momentumu çöz ama derinlerde bir, tek ve tek başına kal. Bu hayatın bir sırrıdır, özgür bir hayat, mutlu bir hayat, tatminkar bir hayat, başarılı bir hayat. Hiç kimse seni rahatsız edemez. Sevgin akar. Verirsin ve karşılığında bir şey istemezsin. Verebildiğini ver.
Bir guru, talebesini kaldıramayacağı bir duruma asla sokmaz. Ama talebe bunu tüm kapasitesiyle halletmelidir. Bu nedenle onu sınırlarına getirir ve bu şekilde onu yükselmesi ve kendini yüceltmesi için eğitir. Guru talebesini bir sınava tabi tuttuğunda aynı zamanda ona gerekli kuvveti de verir. Gerçekten bazı zamanlar vardır ki seni kapasitenin sınırlarına zorlar ve şöyle dersin: “Yüce Tanrım, neden böyle yapıyorsun?”. Ve o noktaya geldiğinde – kapasitenin sınırına – hala çok ufak bir kapasitenin kaldığını görürsün. Devam et. Böylece bu plato senin yeni normalin olur. Ve sonra kendi kendine şöyle söylersin: “Ha! Şimdi anladım. Bu iyi. Bu noktaya vardım. Güzel değil mi? Aferin.”. Sonra guru seni telefonla arar: “Seni gidi seni! Hiçbir şey yapmıyorsun! Bununla tatmin mi oldun? Amacına mı ulaşmış oldun? Devam! Hareket et!” der.
Bu şeylerde ilerledikçe guru ile ilişkin gelişir. Daha çok yaklaş. Daha fazla insanın yakınlaşmasını isterdim ama her zaman yaklaştıklarını göremiyorum. Bundan sonra yukarı kaldırılmak istersin. “Eğer sen guruya bir adım atarsan guru sana dört adım atar.” denir. Lakin çocuğun yerden alınması için kollarını kaldırması gerekir.
Genel olarak sana düşen iki çeşit sorumluluğun var: bunlardan biri rehberlik ettiklerine karşıdır. Açıkça söylemem gerekirse şunu kabul etmeliyim ki bu konu hakkında kendimi uzun uzun inceledim ve rehberlik ettiğim insanlara karşı duyduğum sorumluluk, ustam hakkında olan düşüncelere ağır basıyor. Bu meditasyona gurum adına rehberlik ediyorum. Diğerlerine karşı iyi olmalıyım çünkü bu zihnin satvik halinin bir ön gereksinimi. O nedenle gitmeliyim. Yani, bu bir partiye gitmeden önce temiz kıyafetler giymeye benziyor. Hiçbir fark yok. Kendini, üç saat önceden rehberlik edeceğin meditasyona hazırlamak yeni evli bir gelinin, kocası işe gittikten sonra ilk defa evde yalnız kalmasından bir farkı yok. Kocası gelmeden üç saat önce aynanın karşısına oturur ve bilirsiniz güzel gözükmeye hazırlanır. Kesinlikle hiçbir fark yok. Bu aynı motivasyondan kaynaklanır.
Diğer sorumluluksa guruna karşıdır – gurunun sevgisi senin kalbinde ve ruhunda yansır ve senin ona karşı duyduğun sevgi halini alır. Bu nedenle: “Onun için sıkı çalışıyorum. O beni saflaştırmak için çalışıyor. Kim bilir kaç saat benim saflaşmam için dua ediyor. Yüce Tanrım, neden onu böyle çalıştırıyorum?” dersin.
Swami Veda Bharati
Çeviren : Dr. Candramani Cağın Cilingir
Kaynak : https://ahymsin.org/main/swami-veda-bharati/guru-disciple-relationship.html