Bilinç
“Bilinç” kelimesi çoğunlukla modern psikolojide ve felsefi literatürde kullanılır. “Atmajnana” için, Atman’ımızdan elde ettiğimiz doğrudan bilgi için kullanılır. Jiva Atma bireysel ruhtur ve Param Atma saf bilinçtir.
Yaşam gücü, bilincin merkezinden farklı derecelerde ve seviyelerde akar. Ardından gelen gülümsemeyle bunu net bir şekilde anlarsınız. Bir lambanın gölgesi çok olduğunda ışığı zayıf olur. Gölgelerden kurtulduğunda, birer birer, sonunda ışığın merkezine ulaşırsın.
Benzer şekilde ruh da bilincin merkezidir ve manas, chitta, buddhi ve ahamkara doğrultusunda akan ve sonra duyulardan geçen bilgi de bilinçtir. Bu, kaynağından akan bilginin ışığı, ışık ve yaşamın pınarbaşı, Atman’dır.
Burada, karşıtların çarpıştığı dünyevi yaşamda, bilincin genel seviyesinin yükseltilebileceğine dair yoğun bir inancım var. Zekanın gelişimi ve fiziksel güç ve etik değerler insan varlığının gelişmesi ve yaşam amacını açığa çıkarması için eşit oranda gereklidir.
İnsanın varlığına engel olan ise zihin ile bireysel alışkanlıklar ve yüzeysel eğilimler tarafından örülen duvarlardır; oysa insan varlığı bir bütündür.
İnsanın varoluşunda eşsiz olan şey, yavaş yavaş genişleyen bilincin ve limitsiz, sonsuz ve mükemmel olan ölümsüz doğasına dair farkındalığın gelişiminin derinleşmesidir.
Bilgi
Bilgi edinmenin iki yolu vardır: doğrudan deneyim yoluyla ve dış kaynaklardan. Doğrudan deneyimle öğrenilen bilgi bütündür, aşikardır ve tatminkardır. Dış kaynaklardan elde edilen bilgi ise tamamlanmamıştır, parça parçadır ve doğrulanması için kanıt gerektirir, tatmin edici değildir. Direkt bilgi, tek başına geçerlidir. Direkt deneyim, bilgi edinmenin en yüce yoludur. Diğer hepsi bunun parçalarıdır.
Kendini keşfetme yolunda saflık, tek noktaya odaklılık ve zihnin kontrolü temeldir. Saf olmayan bir zihin halüsinasyonlar görür ve zorluklar yaratır ama düzenli bir zihin, doğrudan deneyim için bir araçtır.
Dış dünyadan genellikle enformasyon şeklinde bilgi almayı sürdürürüz. Etrafımızdaki dünya daima mevcut olan bir öğretmendir. Annemiz, ilk öğretmenimizdir ve sonra babamız, sonra da erkek ve kız kardeşlerimiz gelir. Daha sonraları oyun oynadığımız çocuklardan, okuldaki öğretmenlerimizden ve kitapların yazarlarından öğreniriz. Ne öğrenirsek öğrenelim, hiçbir şeyi bağımsız olarak öğrenmeyiz. Ama yine de kendimizi öğrenmiş sayarız. Farkına varmış bilgeler, hiçbir şeyi bağımsız olarak öğrenmediğimiz için bize merhamet ederler. Tüm fikirlerimiz, başkalarının fikirleridir.
Bugüne kadar öğrendiğimiz her ne varsa, bunların bizim olmadığının farkına varmak şok edicidir. Bu nedenle de tatmin etmez. Komple bir kütüphane üzerine ustalaşmış olsak bile tatmin olmayız. Öte yandan, dışardan aldığımız bilgiyi deneyimleyerek, aydınlanma yolunda bir adım daha atabiliriz.
Ne kadar etkileyici görünürse görünsün, eğer bilgi dış dünyadan alınmışsa dünyevi tuzakların bağlarını gevşetmemize yardımcı olmaz, boşunadır. Çoğu zaman, daha çok bilgi edindikçe yaşamımızın yükü daha da ağırlaşır. Bu şekilde bilgi edinerek eğitimli hale gelebiliriz; ama aydınlanmış olmayız. Yıllar süren çalışmalarımızla elde ettiğimiz bu indirekt bilgiler ve mesleki eğitim tabi ki bilgilendiricidir, bir noktaya kadar kullanışlıdır ama doyurucu değildir.
Tarih boyunca tüm bilge insanlar Hakikati doğrudan bilmek için büyük acılardan geçmişlerdir. Yalnızca diğerlerinin fikirleriyle tatmin olmamışlardır. Ortodoks savunucularının ve dogmaların zulümleri, hatta zaman zaman farklı bakış açılarından dolayı infaz etmeleri bile onları bu arayıştan vazgeçirmemiştir.
Doğrudan deneyim, bilginin geçerliliğini sınamak için son testtir. Hakikati direkt olarak bildiğinizde en iyi onaya sahipsinizdir. Çoğunuz arkadaşınıza gider ve kendi bakış açınızı sunarsınız. Onların fikirlerinde onay ararsınız. Ne düşünürseniz düşünün, diğerlerinin de sizinle aynı fikirde olarak onaylamasını, “evet, doğru düşünüyorsun” demesini istersiniz. Bir başkasının fikri hakikat için bir test değildir.
Hakikati doğrudan bildiğinizde komşularınıza ya da öğretmeninize sormanız gerekmez. Kitaplarda onay aramanız gerekmez.
Ruhsal hakikatin dışsal tanıklara ihtiyacı yoktur. Şüphe duyduğunuz sürece, hala bilmeniz gereken şeyler var demektir. Her şeyin berrak olduğu hale erişmek için, tüm şüpheleriniz eriyene kadar doğrudan deneyim yolunda ilerlemeye devam edin. Tek başına doğrudan deneyim ile hakiki bilginin kaynağına erişebilirsiniz.
Hepimiz ne yapılması ve ne yapılmaması gerektiğini biliyoruz, ama nasıl olunacağını öğrenmek çok zordur. Hakiki bilgi, “bilmek”te değil, “olmak”tadır. Bilmek, boş enformasyondur. Uygulama, doğrudan deneyime ve geçerli bilgiye götürür.
Dış dünya zihnini, duyularını yatıştırabilir veya uyarabilir ama huzur, irfan ve bilgi içeriden gelir. Kitaplar yoluyla elde ettiğimiz bilgi dünyevidir ama hakiki bilgi içeride bulunur.
En iyi bilgi zihniniz yoluyla değil keşif yoluyla gelir. Bu, tüm varlığı saran bilgi selidir. Zihni sakinleştirebildiğinde, o bilgi sana gelecektir.
Swami Rama
Kaynak : The Essence of Spiritual Life (Spiritüel Yaşamın Kaynağı) kitabından.
Çeviren : Dr. Manyavati Melis Altınay